Müziksev > Hakkımızda
İZMİR KÜLTÜR SANAT VE EĞİTİM VAKFI VE MÜZİKSEV | ||||||||
|
MÜZİKSEV İKSEV, 26 yıllık birikimini İzmir’e 25 Mayıs 2011 tarihinde MÜZİKSEV oluşumuyla armağan etmiştir. Kent turizmine ve özellikle gençlerin eğitimine yönelik çalışmaların yapılabileceği MÜZİKSEV, değerli saz koleksiyonu, ses arşivi ve günden güne zenginleşmekte olan nota kütüphanesiyle bir ilktir. MÜZİKSEV aynı zamanda kentin tarihi dokusunun korunmasına da yardımcı olmayı amaçlamaktadır. İzmir’in görkemli kent kültürü geçmişinin simgelerinden biri olan, Atatürk caddesi No: 458 Alsancak adresindeki bir “Alsancak Evi”ni, restore ederek kentin kültür ve sanat yaşamına katkıda bulunmayı amaçlamıştır. İzmir Kalkınma Ajansı’ndan sağlanan fonla düzenlemeleri yapılan MÜZİKSEV’de Güner Özkan tarafından bağışlanan geleneksel Türk sazları sergilenmekte, değerli ses kayıtları; plaklar, kaset ve CD’ler dijital ortamda kullanıma sunulmakta ve başta Dr. Nejat Eczacıbaşı Ulusal Beste Yarışması’na katılan eserler olmak üzere, özellikle çağdaş Türk Bestecilerine ait değerli notaların ve müzik kitaplarının sayıları günden güne artmaktadır. MÜZİKSEV, müzik eğitimi alan gençlerin, araştırmacıların, müzikologların ve müziğe ilgi duyan kent halkının yararlanabileceği bir merkez olarak hizmet vermektedir. MÜZİKSEV’e gelen ziyaretçiler sergilenen enstrümanların seslerini gelişmiş teknoloji ürünü aygıtlarla, en iyi yorumcularının icralarından dinleyebilmektedir. MÜZİKSEV’in bahçesindeki çok amaçlı salonda konferanslar, dinletiler ve atölye çalışmaları yapılmaktadır. MÜZİKSEV SES ARŞİVİ ÜZERİNE Thomas Edison’un 1880 civarında ses kaydını icat etmesinden sonra, insanlığın ses panoraması radikal biçimde değişti. İlk kez, havadaki müziğin ele geçmez vibrasyonlarını yakalamak ve muhafaza etmek mümkündü. Müzik kaydı ve plak üretimi endüstriyel sektörü XX. Yüzyılda çok hızlı büyüdü ve hem mali, hem de kültürel olarak çok etkili hale geldi. Tarihi anlar kendi ses izini kazandı ve sesin anımsatıcı kalitesi, kendisinin bir insanın hayatındaki bağrına bastığı veya dramatik anları tasvir etmenin en iyi aracı olduğunu açığa çıkardı. Teknolojiler de çabucak değişiyordu. Edison’un silindirinden yassı diske, akustikten elektrikliye, kırılgan 78’den(78’lik taş plak) tahrip edilemez vinile doğru; pazarlama, tasarım ve zevkteki yenilikleri de kendileriyle birlikte taşıyarak. En son devrim, her birimizin, seyahat ederken bile, parmak uçlarımızla bir müzik okyanusuna erişebilmemizi mümkün kılan, İnternet yoluyla dijital kayıt, üretim ve dağıtıma geçişti. Bir ses arşivi ve bir plak kütüphanesi, insanlığın kat ettiği bu en son ses çağının bir hafızasıdır ve birçok amaca hizmet eder. O, kültürel değişimlerin bir tanıklığı, paha biçilmez materyallerin bir hazinesi, müzisyenler ve dinleyiciler için bir ilham kaynağı, nostaljik bir ziyaret ve geleceğe bir bakıştır. Birçok kişi “her şeyin’’ İnternette bulunabileceğini düşünmektedir. Bu sadece basmakalıp bir deyiş, ya da gerçeğin değil, bir potansiyelin ifadesidir. Dijital bilginin de, hepimizin bildiği gibi, kendi kırılganlıkları vardır. Bozulmuş bir CD çalınamaz hale gelir ve müzik kaybolurken, eski çizik bir 78’likten hala dinlenebilir. Ve kayıtlı müziğin büyük bir kısmı 78’likten vinile geçişi yapmamış ve daha da azı vinilden CD’ye geçmiştir. Şimdi artık arkeoloji olan, sesin banda alınmasından Stereo 8’e ve lazer diske, birçok diğer ses taşıyıcıları saymıyorum bile. Özellikle bölgesel ve ticari olmayan müzik her zaman, kendisiyle birlikte kültürün ve geleneklerin de bir parçasını götürerek kaybolma tehlikesi içindedir. Klasik müzik ve operanın erken yorumları, caz ve rock’ta bağımsız prodüksiyonlar, yerel halk sanatçıları: bütün bu hazineler, bazı dinleyiciler onları gelecekte keşfedinceye kadar bir ses arşivinde korunur. Dijital teknolojiler bize bu eserleri organize etmek, korumak ve dinlemeye hazır hale getirmek için bir şans verir. Dünyanın, Washington Kongre Kütüphanesi ve Londra’nın British Library’si gibi, orijinal eserlerin, kırık bir plağı okuyabilecek ya da eski kayıtları ıslık seslerinden ve çiziklerden daha iyi temizleyebilecek yeni teknolojileri beklerken muhafaza edildiği muazzam kütüphanelerinin yanı sıra, ses arşivleri giderek artan önemde bir rol oynamaktadır. Hiçbir ses, bize onu yapan kişiler ve zamanları ve mekânları hakkında bir şey söyleyemeyecek kadar aciz değildir. MÜZİKSEV arşivindeki ilk koleksiyonlar, herkesin katkıda bulunabileceği bir çiçek açışın sadece tohumlarıdır. Ses arşivi müzik öğrencisine, müziksevere ve müziğin bizim ve atalarımızın hayatlarıyla birlikte nasıl değiştiğini merak eden herkese ait bir mekândır. Herkesi ziyaret etmeye ve dinlemeye içtenlikle davet ediyoruz. Francesco Martinelli |