TR  |  EN

Kongre > 2. Ulusal Kültür Kongresi

 

İkinci Kültür Kongresi "Barış Kültürü" 16 - 18 Ekim 2000
 
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1997 oturumunda 2000 yılını Uluslararası Barış Kültürü Yılı ve 2001-2010 yıllarını da Barış Kültürünün Geliştirilmesi ve Çocukları Koruma Amacıyla Şiddet Düşmanlığı 10 yılı ilan etmiş ve programın uygulanmasını Unesco'ya bırakmıştır. Bu karara uyularak 1999 Ekimindeki Unesco Genel Konferansı bu konudaki eylem programını kabul etti ve üye devletlerle sivil toplum örgütlerini Barış Kültürünün yaygınlaştırılması için önlemler almaya çağırdı. İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı da bu önerilerin ve Unesco ilkelerinin ışığında 16-18 Ekim 2000 tarihlerinde İzmiríde bir Barış Kültürü Uluslararası Kongresi düzenlemeye karar verdi.
 
Kongrenin Amacı
Barış Kültürünün geliştirilmesi için alınması gereken önerileri saptamak.Barış Kültürü Nedir? 
Barış Kültürü eşitlik, adalet, demokrasi, insan hakları, hoşgörü ve dayanışma ilkelerine dayanan ve birlikte yaşamayı ve bölüşmeyi destekleyen bir kültürdür. Bu kültür şiddete karşıdır, anlaşmazlıkların kökenlerine inerek önlem almaya çalışır. Diyalog ve karşılıklı görüşmelerle sorunları çözmeye yönelir. Herkesin bütün haklardan yararlanmasını ve toplumun gelişme sürecine katılmasını güven altına almayı amaçlar. Bu amaçlara kültür ve eğitim yollarıyla ulaşır.
 
Katılımcılar 
Cengiz Aytmatov
Kırgizistan Brüksel Büyükelçisi, Yazar
Prof. Dr. Nermin Abadan Unat
BÜ. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Böl.
Prof. Dr. Oğuz Adanır
DEÜ. Güzel Sanatlar Fakültesi
Yaşar Aksoy
Gazeteci Yazar
Prof. Dr. Mehmet Aydın
DEÜ. İlahiyat Fakültesi
Önder Aytaç
Polis Akademisi Öğretim Üyesi
Haşmet Babaoğlu
Gazeteci
D. Bartholomeos
Rum Patriği
Prof. Dr. Bülent Berkarda
İÜ. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Prof. Dr. Bakır Çağlar
İÜ. Siyasal Bilimler Fakültesi
Prof. Dr. Edip Çelik
Devletler Hukuku Uzmanı
Yusuf Çetin
Süryani Kadim Kilisesi İstanbul Metropoliti
Nuri Çolakoğlu
Gazeteci
Şakir Eczacıbaşı
Kültür Girişimi, İst. Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı
Oktay Ekinci
Yazar, Mimarlar Odası Başkanı
Tarık Ziya Ekinci
Diyarbakır Eski Milletvekili
Prof. Dr. Ufuk Esin
İÜ. Prehistorya Uzmanı
Turgay Fişekçi
Şair Yazar
Mustafa Gazalcı
Eğitimci
Prof. Dr. Cevat Geray
AÜ. Siyasal Bilgiler Fakültesi
Ali İhsan Göğüş
Turizm Eski Bakanı
Nail Güreli
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Prof.Dr.Bozkurt Güvenç
Cumhurbaşkanlığı Danışmanı
İshak Haleva
Hahambaşı Adına
Diomonsi Bombote
Unesco Dakar Bölge Bürosu Enfor. Md., Gazeteci
Prof. Dr. Hüsrev Hatemi
İÜ. Cerrahpaşa Tıp Fak.
Doğan Hızlan
Gazeteci Yazar
Nevzat Helvacı
Türkiye İnsan Hakları Kurumu
Prof. Dr. Ekmelettin İhsanoğlu
İslam Tarihi Sanatları ve Kültürleri Ar. Merk.
Prof.Dr.Çiğdem Kağıtçıbaşı
Koç Üniversitesi
Prof.Dr. Ruşen Keleş
AÜ. Siyasal Bilgiler Fakültesi
Prof.Dr. Emre Kongar
İÜ: Siyasal Bilimler Fakültesi
Prof.Dr. Ioanna Kuçuradi
Türk.Felsefe Kurumu Bşk.
Tamer Levent
TOBAV Başkanı
Ercan Karakaş
Kültür Eski Bakanı
Fikret Üçcan
Kültür Bakanlığı Müsteşarı
2.Mesrob Mutafyan
Tan Oral
Karikatürist
Prof.Dr. Niyazi Öktem
İst. Bilgi Üniversitesi
Prof.Dr. Gönül Öney
EÜ. Rektör Yardımcısı
Tuncay Özkan
Kanal D Genel Yayın Yönetmeni
Alfredo Picasso
Unesco Uzmanı (Peru)
Merih Sezen
Öğr.Üyesi, Milli Eskrimci
Prof.Dr.Metin Sözen
ÇEKÜL Vakfı Başkanı
Leyla Tavşanoğlu
Gazeteci
Hıfzı Topuz
Yazar
Prof.Dr.Şerafettin Turan
TDK Eski Başkanı
Vassilis Vasilikos
Unesco Yunanistan Delegesi
Prof.Dr. Tahsin Yücel
İÜ. Edebiyat Fakültesi 
 
İkinci Ulusal Kültür Kongresi Sonuç Bildirgesi 
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun ve UNESCO Genel Konferansı'nın kararları ile 2000 yılının Uluslararası Barış Kültürü Yılı ilan edilmesi üstüne, İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı, Kültür Girişimi ile birlikte 16 Ğ 18 Ekim 2000 arasında İzmir'de Barış Kültürü Kongresi düzenlenmiştir. Yaklaşık bini aşkın kişinin izlediği Kongreye, Barış Kültürü'nün geliştirilmesi ile ilgili 50 bildiri sunulmuş, tartışılmış ve toplantı sonunda şu kararlara varılmıştır.
 
• Barış Kültürü, barıştan değişik bir kavramdır. Barış Kültürü; eşitlik, adalet, demokrasi, insan hakları, hoşgörü ve dayanışma ilkelerine dayanan ve birlikte yaşamayı, paylaşmayı destekleyen bir kültürdür. Barış Kültürü şiddete karşıdır, anlaşmazlıkların kökenlerine inerek önlem almaya çalışır. Diyalog ve karşılıklı görüşmelerle sorunları çözmeye yönelir. Herkesin bütün haklardan yararlanmasına ve toplumun gelişme sürecine katılmasını güven altına almayı amaçlar. Bu amaçlara kültür, sanat ve eğitim yolları ile ulaşır. Barış Kültürü'nün oluşturulmasından tüm sivil toplum örgütlerinin yanısıra, Eğitim, Kültür ve İçişleri Bakanlıkları sorumludur. Ne var ki, bu yalnızca devlet politikası sorunu da değildir.
 
• UNESCO'nun 1947'de Mexico'da, 1986'da Peru'da, aynı yıl Sevilla'da düzenlediği toplantılarda, psikoloji, genetik, antropoloji, sosyal antropoloji ve beyin araştırmaları uzmanları, modern biyolojinin insanları savaşa mahkum etmediğini ve savaşı yaşayan insanın barışı da yaratabileceğini belirtmişlerdir.
 
• Kongre'de ve UNESCO Genel Kurulu'nda vurgulandığı gibi, savaş insanoğluna atalarından katılımla geçmemiştir.
• Savaş, ya da herhangi bir şiddet davranışı, genetik olarak insanın doğasında yoktur.
• İnsanlığın evrimi içinde, saldırgan davranışların öteki tür davranışlara üstün geldiğini söylemek yanlıştır.
• İnsan beyninin şiddet taşıdığı doğru değildir. Nörofizyolojide, insanı şiddete zorlayan etmenler yoktur.
• Savaş bir içgüdüden ve o yöndeki bir motivasyondan kaynaklanamaz.
• Barış, silahlı çatışmaların sona ermesi demek değildir.
• Barışı tehdit eden etmenler şunlardır.
 
Ekonomik bozukluklar, işsizlik, sosyal eşitsizlikler, sanayileşmiş ülkelerle gelişme yolundaki ülkeler arasındaki dengesizlikler, doğanın yağma edilmesi, toprakların çöle dönüşmesi, çevre kirlenmesi, silah üretimine ve satışlarına sınır konulmaması, silah kaçakçılığının önlenememesi, uyuşturucu ticareti, mafya ve yolsuzluklarla savaşımların yetersiz kalması.
 
• UNESCO Konferansı'nda belirtildiği gibi, Savaş Kültürü'nden Barış Kültürü'ne geçilebilmesi için özgürlük, adalet, demokrasi, hoşgörü ve dayanışma ilkeleri üstüne oturmuş bir paylaşma kültürü yaratılmalıdır.
 
Barış Kültürü, şiddete karşı gelmeli ve anlaşmazlıkların diyalog yoluyla çözülmesine olanak vermelidir.
 
Barış Kültürü, herkesin tüm haklardan yararlanmasına ve toplumun kendi koşulları içinde gelişmesine elverişli olmalıdır.
 
• Nobel Barış Ödülü kazanmış olan kişilerin 1999 sonlarında yayınladıkları "Barış Kültürü ve Şiddet Karşıtı Manifesto"da belirtildiği gibi, hiçbir ayırım yapılmadan bütün yaşamlara saygı gösterilmelidir;
 
Fiziksel, cinsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik her türlü şiddete ve özellikle çocuklar ile yoksullara yönelik eylemlere karşı gelinmelidir.
İnsanlar ve toplumlar, kendi kaynaklarını bölüşmek için cömertçe davranmalı ve böylece dışlanmalarla siyasal ve ekonomik baskılara karşı çıkmalıdırlar.
 
• İnsanlar, birbirlerini daha iyi tanımak için dinlemeye yönelmelidirler.
• Tüketimde sorumluluk duyulmalı ve doğal kaynakların kullanılmasında uygun bir denge bulunmalıdır.
• Kadınlar, tüm haklardan yararlanmalı ve insanlar arasında yeni dayanışma biçimleri oluşturulmalıdır. Okul kitapları ve özellikle tarih kitapları yabancı düşmanlığından, şovenlikten, ırkçılıktan, kadınların aşağı görülmesinden ve "patlayıcı maddeler"den arındırılmalı ve Birleşmiş Milletler, UNESCO ve Avrupa Konseyi Belgeleri'nden bu amaçla yararlanılmalıdır. Ders kitaplarında Barış Kültürü'ne, bireye saygı ve dayanışmaya yer verilmelidir. Okullarda Barış Kültürü'nün ders olarak okutulması ele alınmalıdır; okul kitaplarının tümü yeniden gözden geçirilmelidir.
• Yoksulluğun, açlığın, işsizliğin, eşitsizliklerin, sınırsız bir globalleşme eyleminin, enflasyonun, silah kaçakçılığının, inanç ticaretinin, sömürü düzeninin, mafyanın egemen olduğu ve barışı savunanların coplandığı, tutuklandığı ve işkence gördüğü toplumlarda barış kültürü kolay gerçekleşemez.
 
Bugün, bir bölüm medya da, sürekli şiddet öğesi içeren yayınlarıyla Barış Kültürü'nün oluşması karşısındaki önemli engellerden biridir.
Kitle iletişim araçları yayınlarını, demokratik, insancıl, barışçıl ilkelere göre düzenlemelidirler. Bunun için gerekli tüm düzenlemeler geciktirilmeden gerçekleştirilmelidir.
• Sağlıksız kentler, sağlıksız insan ilişkilerini de birlikte getirmektedir. Kentlerin doğal ve tarihsel dokularının korunması, insancıl nitelikteki yapılaşmaların sağlanması, toplumlarda Barış Kültürü'nün gelişmesine katkıda bulunacaktır.
• Sivil toplum kuruluşları, barışın korunmasında kamusal bir görev üstlenerek, toplumların sorunlarının çözülmesinde ve demokratik karar sürecinde görev alırlar. Sivil toplum kuruluşlarının özgürce çalışmaları engellenmemelidir.
• Güvenlik güçlerinin toplumsal olaylarda davranış biçimleri, Barış Kültürü açısından büyük önem taşımaktadır. Güvenlik güçlerinin demokratik, insan haklarına saygılı, eğitimli kadrolardan oluşturulması, Barış Kültürü için yaşamsal değerdedir.
• Edebiyat ve tüm öteki sanatlar, içerdikleri insancıl özellikleri ve yaşamın her alanına getirdikleri barışçıl yaklaşımlar yardımıyla, bireylerin ve toplumların Barış Kültürü ile donanmalarında önem taşımaktadırlar. Sanat ve edebiyatın toplumların tüm katmanlarınca ulaşılabilir durumda bulunması, Barış Kültürü'nün yaygınlaşmasını sağlayacaktır.
• Türkiye'nin komşu ülkelerle arasındaki dostluk bağlarını güçlendirmesi için öncelikle dört projeye ağırlık verilmelidir:
 
- Kaya Köyü'nün bir dostluk, barış ve mimarlık köyü olarak canlandırılması.
 
- Gelibolu'daki ulusal parkın bir Dünya Barış Parkı'na dönüştürülmesi.
 
- Sarıkamış Allahuekber dağlarında 90.000 kişinin yitirildiği bölgede bir barış parkı yapılması.
 
- Türk-Ermeni sınırında yer alan tarihsel Ani kentinin, bir dostluk kenti olarak yaşama geçirilmesi.
 
• Toplumlardaki çeşitli inançların bir arada yaşayabilmesi ve Barış Kültürü'ne katkıda bulunabilmesi amacıyla, aralarındaki ortak barışçıl noktalardan yola çıkılarak, insanoğlunun barışı kendi elleriyle yaratacağına inanılmalıdır.
• Güneydoğu Anadolu'da Barış Kültürü'ne geçilebilmesi yönünde alınması gereken ekonomik ve kültürel önlemlerin uygulanmasına hız verilmelidir.
• Kültür turizminin Barış Kültürü'nü de desteklemesini sağlamak için, uluslararası ortak projeler üretilmeli ve turistlere Türkiye'nin barışçı eğilimleri daha yakından tanıtılmalıdır.
• Barış Kültürü'nün yerleşmesi büyük ölçüde her alanda demokrasi kültürünün gelişmesine bağlıdır. Demokrasi ilkeleri salt yazılı kurallar niteliğini taşımaktan çıkarılarak, yaşamın her alanında uygulama olanağı bulduğunda, Barış Kültürü yeryüzünde çok daha derin kökler salabilecektir.
2. Ulusal Kültür Kongresi - Kongre | İKSEV - İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı