TR  |  EN

Kongre > 1. Ulusal Kültür Kongresi

 

Birinci Kültür Kongresi "Demokrasi Kültürü ve Globalleşme" 3 - 5 Kasım 1997
 
Açılış Konuşmalarından 
"... Neden Kültür Kongresi? Neden Demokrasi Kültürü? 2000'li yıllara yaklaşılırken, yalnız azgelişmiş ülkelerde değil, gelişmekte olan, hatta gelişmiş olarak nitelediğimiz çoğu ülkede, kararlılığa kavuşmuş gibi görünen birçok kurum, kavram ve değer yeniden sorgulanmaktadır. Bir yanda hızlı nüfus artışı, doğal kaynakların tükenmesi, yaygın ve yüksek oranda işsizlik, açlık, adeta kader gibi görünen ölümler... Diğer yandan teknolojik gelişmeler, iletişim araçlarının güçlenmesi, ekonomik örgütlenmeler ve buna bağlı olarak globalleşme... İnsanlık tüm bu sorunlara yeni, evrensel geçerliliği olan, doğru ve uygulanabilir çözümler aramaktadır... Bizler inanıyoruz ki gerçek çözümler, insanlığın kültürel zenginliği yaşatılarak, demokrasinin ışığında evrensel bir demokrasi kültürü oluşturularak bulunabilecektir. (...)
1923 İktisat Kongresi'nden tam 74 yıl sonra, böylesine önemli, kapsamlı ve etkin bir kongrenin yine İzmir'de gerçekleştirilmesinden onur duyuyoruz..."
 
Filiz Eczacıbaşı Sarper
İksev Yönetim Kr.Başk. 
 
"Öncelikle, bu Kongre'yi düzenleme görevinin Vakıf tarafından bana verilmesinden dolayı çok mutlu olduğumu belirtmek istiyorum. Bu Kongre'nin önemi şuradan geliyor: Türkiye'de ilk kez bir kültür kongresi toplanıyor. Konunun önemli yanı bu girişimin doğrudan doğruya sivil toplum örgütlerinden gelmesidir. Girişim devletten gelmiyor ama devlet bize destek oluyor. (...) Bu da bize ayrı bir mutluluk vermektedir."
Hıfzı Topuz
Kongre Düzenleme Kr.Bşk.
 
"... 20.yüzyıl gerçekleştirdiği yeni buluşlarla, geliştirdiği iletişim araçlarıyla yeryüzünde bulunabilecek her türlü bilginin bir anda önümüze gelmesini sağlayabilmiş, dünyanın öteki ucunda yaşanan bir olayı aynı anda karşımızdaki ekrana yansıtabilmiş, birbirinden çok uzaklarda yaşayan insanları umulmadık ölçüde birbirine yaklaştırmıştır. Ne var ki, bu yüzyıl, insanlık tarihinin en kavgalı, en çatışmalı, en kanlı dönemi de olmuştur. İnsanlara birer tüketici gibi bakılmaya başlanmış, "gelişmişlik" terimi, kültürü, uygarlığı kapsamayan, yalnızca ekonomide büyüme anlamında kullanıla gelmiştir. (...) Kültür girişiminin Türkiye Kamuoyuna Bildirisi'nde dile getirdiği gibi ÔBugün, mirasçı olunan kültürün paylaşılması, geliştirilmesi ve geniş kitlelere gerektiği ölçüde ulaştırılması başarılamamıştır. Yapılması gereken, kültürü, bazen denendiği gibi bir çatışma odağına dönüşmekten çıkarıp, onun birleştirici, geliştirici gücünden yararlanmaktır."
Şakir Eczacıbaşı
Kültür Girişimi Adına
 
Katılımcılar 
Prof. Dr. Nermin Abadan Unat
BÜ. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Böl.
Prof. Dr. Oğuz Adanır
DEÜ. Güzel Sanatlar Fakültesi
Yrd.Doç. Dr. Semra Akdemir
AÜ.İletişim Bilimleri Fakültesi
Yaşar Aksoy
Uluslar arası İzmir Araş. Merk. Genel Yön.
Ord. Pro. Dr. Ekrem Akurgal
Arkeolog, Ege Kültür Vakfı Başkanı
Prof. Dr. Cemal Arkon
İzmir İleri teknoloji Enstitüsü
Prof. Dr. Mehmet S. Aydın
DEÜ. İlahiyat Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Nuri Bilgin
EÜ. Edebiyat Fakültesi Dekanı
Aydın Boysan
Yüksek Mimar, Yazar
Demirtaş Ceyhun
Yüksek Mimar, Yazar
Prof. Dr. Cevat Çapan
YÜ. Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı
Oktay Ekinci
Yüksek Mimar, Yazar
Dr. Necat Erder
İktisatçı, Sosyolog, Tüses Vakfı Başkanı
Prof. Dr. Uçkun Geray
İÜ. Orman Fakültesi
Yrd.Doç. Dr. Melek Göregenli
EÜ. Edebiyat Fakültesi
Doç. Dr. Gülseren Güçhan
AÜ. İletişim Bilimleri Fakültesi
Doğan Hızlan
Gazeteci, Yazar
Prof. Dr. İbrahim Ö. Kabaoğlu
MÜ. Hukuk Fakültesi
Ercan Karakaş
İstanbul Milletvekili
Prof. Dr. Ruşen Keleş
AÜ: Siyasal Bilgiler Fakültesi
Prof. Dr. Emre Kongar
İÜ. Siyasal Bilimler Fakültesi
Prof. Dr. Meryem Koray
DEÜ. İktisadi İdari Bilimler Fakültesi
Tamer Levent
Tobav Başkanı
Doç. Dr. Oğuz Makal
DEÜ. Güzel Sanatlar Fakültesi
Prof. Dr. Özdemir Nutku
DEÜ. Güzel Sanatlar Fakültesi
Burhan Oğuz
Yüksek Mühendis, Kültür Araştırmacısı
Prof. Dr. Niyazi Öktem
İÜ. Siyasal Bilimler Fakültesi
Prof. Dr. Gönül Öney, EÜ. Rektör Yrd.
Ignacio Ramonet, La monde Gazetesi Başyazarı
Prof. Dr. Metin Sözen
Yüksek Mimar ÇEKÜL Vakfı Bşkanı
Dinçer Sümer
Cumhurbaşkanlığı Danışmanı
Prof. Dr. Ercan Tatlıdil
EÜ: Edebiyat Fakültesi
Hıfzı Topuz
Yazar, İletişimci
Prof. Dr. Murat Tuncay
DEÜ. Güzel Sanatlar Fakültesi
Prof. Dr. Gürhan Tümer
DEÜ. Mimarlık Fakültesi 
 
Birinci Ulusal Kültür Kongresi Sonuç Bildirgesi 
3-5 Kasım 1997 tarihlerinde İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı'nın girişimleriyle "Demokrasi Kültürü ve Globalleşme" adı altında İzmir'de toplanan Birinci Ulusal Kültür Kongresi, Türkiye'nin karşılaştığı kültür sorunlarını tartıştıktan sonra aşağıdaki bildirgeyi yayımlamıştır.
 
Kültürel Demokrasi 
• Kökünü İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde bulan kültür hakkına göre, her birey toplumun kültürel yaşamına özgürce katılabilmeli ve kendini geliştirebilmelidir. Bu hakkın kullanılması Kültürel Demokrasiyi gerektirir. Kültür hakkı, insanların anlatım ve iletişim özgürlüklerine dayanarak tüm kültürel varlıklardan ve olanaklardan yararlanmaları ve kültür alanında üretici olabilmeleri hakkıdır.
• Kültür hakkı toplumda ırk, ulus. Dil, din, cins ve inanç ayrımı gözetmeden tüm insanlara kendi kültürlerini koruma ve geliştirme hakkı sağlar.
• Her kişinin, kendi yaşamının niteliğini belirleme, yaratma ve kültürünü oluşturma hakkı vardır. Toplumlar kültürel yaşamla ilgili kararların alınmasına katkıda bulunurlar.
• Kültürel Demokrasi'nin sağlanması için, insanların toplumda karşılarına dikilen sosyal ve ekonomik güçlüklerden, inançlardan, eğilimlerden, dillerden, etnik kökenlerden kaynaklanan her türlü engelin kaldırılması gerekir.
• Türkiye'de pek çok partili sisteme geçildikten sonra, demokratikleşme süreci, siyasal sistemin yapısında yer alması gereken temel hak ve özgürlüklere yeterli ölçüde güvence sağlayamamış ve atılan ilerici adımlar çok kültürlü yapının özlemlerini giderememiştir.
• 1990'lı yıllara doğru hızlanan globalleşme sürecinde, kitle iletişim araçlarının yoğun kültürel iletileri ve sivil toplum anlayışının gelişmesi sonucunda, insanlar özellikle kültürel değerler, yaşam biçimi ve demokratik haklar açısından giderek artan bir siyasal kutuplaşmaya itilmiştir. Günümüzde laik ve antilaik kutuplaşma siyasal sorunlar yaratmaktadır.
• Bugün toplumsal barışı sağlayacak olan siyasal esneklik ve uzlaşma ortamını engelleyen önemli etkenlerin başında bağnaz milliyetçilik ve köktendincilik yer almaktadır. Çağdaş toplumların itici gücünü oluşturan sivil toplum birimlerinin ve girişimlerinin bu tür bir ideolojik ortamda varlıklarını sürdürmeleri çok güçtür.
• Demokratik yaşam, öncelikle de slogan ve basmakalıp düşüncelerle beslendikçe siyasal kutuplaşma yoğunlaşacaktır.
• Dinler, mezhepler ve inanç sistemleri arasında hoşgörü çerçevesi içinde diyaloglar oluşturulmalıdır.
 
Devlet Kültür İlişkileri 
• Kültürel gelişme merkezden yönetme kuralıyla bağdaşamaz. Kültürü üstlenenlerle yönetenler arasında doğrudan ilişkiler kurulmalıdır.
• Devlet kişilerin, sivil toplum örgütlerinin öneri ve girişimlerini izlemek ve bunlara demokratik nitelikte destek olmakla yükümlüdür. Devletin kültüre doğrudan yön vermeye kalkması olumsuz sonuçlara yol açar.
• Unesco'nun çeşitli konferanslarında belirtildiği gibi, devlet bütçesinin en az yüzde biri kültürel gelişmeye ayrılmalıdır.
• Devletin kültür işlerine ayıracağı bütçe, sivil toplum kültür örgütlerine ayıracağı bütçe düzeyinde olmalıdır.
• Devlet, yerel yönetimlerin ve sivil toplum örgütlerinin girişimlerini, kültürel araştırmaları desteklemeli, kültür evlerinin, konser, tiyatro ve sinema salonlarının, kütüphane ve müzelerin yapımına, görevlilerin yetiştirilmesine, festivallerin düzenlenmesine ve kültürel etkinliklere yardımcı olmalıdır.
• Devlet, toplumlar arasında kin ve düşmanlık yaratacak savaşları, şiddeti, ırkçılığı, din ve tarikat eylemlerini kışkırtacak eğilimlere karşı değişik kültürleri koruyacak önlemler almalıdır.
• Devlet, Türkiye toprakları üstündeki gelmiş geçmiş tüm uygarlıkların, kültürel mirasın ve doğal varlıkların koruyucusu olmalıdır.
• Korumacılıkta eskiyi adeta dondurarak saklamak yerine, eski ile yeninin eklemlenme sorunlarına çağdaş çözümler getiren kuram ve uygulamayı gözönüne alan bir koruma anlayışına yönelmek gerekir.
• Devlet, doğa ya da insan ürünü olan görünümlerin, sitlerin, tarihsel yerleşimlerin korunmasından sorumlu olmalı ve bir takım tesislerle, havaalanlarıyla, radyo ve TV vericileriyle, kentin görünümünü bozan anayollar, köprüler, limanlar, su kanalları, reklam panoları ve kablo taşıyıcılarıyla çirkinleştirilmesini önlemelidir.
• Dünyanın kültürel ve doğal varlıkları listesine alınan zenginliklerin, Unesco Koruma Sözleşmesi gereğince korunmasına devlet ve yerel yönetimleri özen göstermelidir.
• Kültür ve doğa varlıklarının korunmasında, demokrasi ve kamu yararı gerçeklerini öne sürerek yağmacılığa yönelenlere karşı, devlet çok dikkatli olmalıdır. Anadolu toprakları altındaki ve üstündeki yağmaya son verilmesi gerekir.
• Devlet, Toplu Konut Fonu'ndan kültür varlıklarının korunmasına bir pay ayırmalıdır.
• Çevre bilincini geliştirebilmek için Türkiye'de çevre etik normlarını belirleyen bir kurulun ve giderek çevre etik kurulunun oluşturulması gerekir. Sivil Toplum Örgütleri halkı eğitmeli ve ortak bir bilinç yaratmalıdır.
 
Globalleşme ve Kültür 
Globalleşme tek başına ne çağdaşlaşma ne batılılaşma ne de evrenselleşmedir... Globalleşme, gelişme eşitsizlikleri içindeki bir uluslararası ortamda tüm ülkelerin bir tek ekonomi ve finans sistemine eşitsiz ve adaletsiz biçimlerde bütünleştirmeleri, devletin ekonomi ve finans alanındaki yetki ve güçlerinin çok uluslu ortaklıkların eline geçmesi demektir. Bu, dünyaya artık ulusĞdevletlerin değil, öncelikle finans gruplarının ve Pazar ekonomisinin yön vermesi anlamına gelmektedir. 
• Yoğunlaşan globalleşme süreci iletişim teknolojisindeki devrimden yararlanarak kültür alanında çok geniş etkiler yaratmaktadır. Bu bağlamda enformasyon otoyolları, global enformasyon alt yapısı ve İnternet projeleri oluşturulmuş ve uygulamalara geçilmiştir. Kültür emperyalizmi olgusunun yerini, artık "Global Kültür" almaktadır. Telekomünikasyon, enformatik ve medya alanındaki yoğunlaşma ve bütünleşmelere globalleşme süreci güçlü temellere oturtulmaktadır. Global kültür her yerde ulusal ve yerel kültürü yıpratarak, yeni sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
• Uluslararası çevrelerde bazı araştırmacılar globalleşmenin dünyayı yeni yüzyılın başlarında karanlıklara sürüklenmesinden söz etmektedirler.
• Globalleşme, insanlığı mutluluğa kavuşturacak sihirli bir değnek değildir. Koruyucu devlet anlayışı, kamu ve sosyal güvenlik hizmetleri de yok olma sakıncasıyla karşı karşıyadır. İnsanlığın ezilmesi ve uygarlıkların kaosa sürüklenmesi sık sık gündeme gelmektedir.
• Otoriter rejimlerden bir ölçüde arındırılmış olan yeryüzünde demokrasiler ve özgürlükler başarıya ulaşmış gibi görünse de sansür ve kültür sömürgeciliği bazen olağanüstü boyutlarda ortaya çıkmaktadır. Büyük iletişim grupları karşısında yurttaşın çok yönlü bilgi edinme hakkı derinden sarsılmaktadır. İletişim devleri dünyada amansız bir rekabete girişmişlerdir. İletişim alanındaki savaş bilgisayarda, televizyonda, telekomünikasyonda, uydu haberleşmesinde ve İnternet'te sürdürülmektedir. Bu gruplar yarının iletişim dünyasını, yurttaşın düşünme özgürlüğünü ve kültürleri etkileyecektir.
• Globalleşmenin, merkez ülkelerdeki kültürlerin çevre ülkelere tanıtılması ve teknolojinin getirdiği çağdaş olanakların tüm dünyaya yayılması bakımından yararlı olduğu da öne sürülmektedir. Türkiye'de ulusal, yerel kültür ve uygarlık değerlerinin yeni koşullar altında da çağdaş anlayışlarla varlıklarını koruyabilmesinin yolları aranmalı, bu alandaki uluslararası kurum ve sivil toplum örgütleriyle sağlıklı ilişkiler sürdürülmelidir.
• Koşullar ne olursa olsun, Anadolu'nun kültürel ve doğal varlıklarını, çevremizi, geleneklerimizi, dillerimizi, inançlarımızı, gelişme sancıları çeken demokrasimizi, kültürel haklarımızı, iletişim olanaklarımızı, sinemamızı, tiyatromuzu, yerli sermayemizi, küçük işyerlerini, el sanatlarını, esnafımızı, sanatçılarımızı, ekonomik ve kültürel bağımsızlığımızı ve halkın onurunu yoğunlaşan her çeşit baskılara karşı koruyabilmek için yollar aramalıyız.
 
Sanat Eğitimi 
Sanat kavramı çoğu kez Türkiye'de gerçek boyutlarıyla anlaşılamamaktadır. Sanatın algılanabilmesi ve yaygınlaşması için temel eğitimden başlayarak okullarda kültür mirası, birikimi ve varlığı, sanat tarihi, resim ve müzik dersleri zorunlu olarak verilmelidir. İnsanımızın sanata duyarlılığının geliştirilmesi amacıyla devlet, eğitimin yanında öteki yolları da kullanmalıdır.
• Bugün İslam Ülkelerinin büyük bir bölümünde dogmatik, çağdaş dünyadan soyutlanmış, kimliğini Ortaçağ bağnazlığında arayan bir görüş egemendir. Batılıların büyük bir bölümü İslam dünyasını yalnızca bu karanlık, kapalı, hoşgörüsüz yanlarıyla tanımaktadır. Bu bağlamda İslam'daki akılcı, özgürlükçü ve hümanist yorumların ve hoşgörü anlayışının destek görmesi ve daha iyi anlatılması gerekir. 
 
Siyasal Düzen ve Kültür 
• Türkiye, dünyadaki gelişmelerin gerisinde kalan ve toplumun değişme dinamiklerine ayak uyduramayan siyasal düzeni ile bunalım içindedir. Bunun en somut göstergesi siyasal partilere ve sisteme olan güvensizliktir.
• Türkiye değişen dünya koşullarına daha çok edilgin biçimde katlanmak ve yönelmek zorunda kalmıştır. Siyasal partilerin bu alanda önerdikleri değişik seçenekleri yoktur.
• Türkiye'de din ve inanç özgürlüğü alanında bir sorun bulunduğu açıktır. Bu sorunun oluşmasında siyasal bağnazlığın büyük rolü vardır.
• Kürt sorunu toplumsal ve ekonomik boyutlarıyla son on yılda Türkiye'yi derinden sarsan bir nitelik kazanmıştır.
• Ülkede politikanın dışında çözülmesi gereken sorunlarda vardır. Politika ise toplumun gerisindedir. Toplumda, varolan yaratıcı gücün politikaya ve kültüre yansımasını engelleyen etkenler egemendir.
• İnsanlar yeni yeni araçlar bulmak, ekonomik düzenler için iş gücünü arttırmak ya da tüketici pazarları oluşturmak, sonu gelmez dertlere katlanıp öteki dünyaya hazırlanmak için yaratılmamışlardır. Topluluklar, korkudan kurtulup güven duymak istiyorlar; kimseye karşı küçüklük duymadan kendi kültürlerini geliştirmek istiyorlar; umutla bir inancın peşine düşmek, coşkulu tasarımlara bağlanmak istiyorlar. Özgürlük ve demokrasi katılımla gerçekleşebilir ancak...
Doğuyla Batının kavşağında çağdaş uygarlığın temelini oluşturan sayısız kültürün birikimiyle yüklü topraklar üstündeki Türkiye, geçmişte, bir kültür mozaiği içinde hoşgörüyle birlikte yaşamanın unutulmaz örneklerini vermiştir. Yapılması gereken, kültürü, bazen denendiği gibi bir çatışma odağına dönüşmekten çıkarıp onun birleştirici, geliştirici gücünden yararlanmaktır.
1. Ulusal Kültür Kongresi - Kongre | İKSEV - İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı